Öncelikle icra takibi, alacaklının yetkili ve görevli icra dairesine yapacağı takip talebi ile başlar. Takip talebi yetkili ve görevli icra müdürüne yapıldıktan sonra icra müdürü bir ödeme emri düzenler ve alacaklının takip talebinde gösterdiği borçluya, bir “ödeme emri” gönderir. Borçlu, ödeme emri kendisine tebliğ olunduktan itibaren yedi gün içinde icra takibine herhangi bir itirazda bulunmazsa veya borçlu itirazda bulunur ancak bu itiraz hükümden düşürülürse, ödeme emri kesinleşir ve alacaklı haciz işlemi yapmaya yetkili hale gelir.
İşte haciz işlemi, kesinleşmiş bir icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda talepte bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.[1]
Haciz işlemi bir diğer yönüyle, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hâkimiyet tasarrufudur. Bunun ile bir şey veya bir hak üzerindeki borçluya ait tasarruf yetkisi alınır ve bu mal veya hak, paraya çevrilmek üzere alacaklı lehine hazır tutulur. Bu hazır tutulma keyfiyeti, şey veya hakkın paraya çevrilmesi veya haczin, cebri icra organları tarafından kaldırılması ile sona erer.[2]
Özetle haciz, para alacaklarının ödenmesini sağlamak amacıyla borçluya ait mal veya haklara hukuken el konulması şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımdan hareket edildiğinde, haciz; para alacaklarının ödenmesine ilişkindir, yalnızca borçlunun malvarlığı üzerinde uygulanabilir, borçluya ait olan ve paraya çevrilmesi mümkün olan mal ve haklar üzerinde uygulanabilir; haciz işlemi icra organı olan icra dairesi tarafından gerçekleştirilir, haczin geçerliliği için kural olarak borçlunun malvarlığına fiilen el koyma gerekmeyip hukuken el koyma yeterlidir.[3]
Önemle belirtmek gerekir ki alacaklı, haczedilen malların İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen usul ve esaslara göre satılması sonucunda elde edilen para ile tatmin edilir; yoksa borçludan haczedilen mal ve haklar alacaklıya alacağının karşılığı olmak üzere veya herhangi başka bir saikle devredilmez.
Ödeme emrinin kesinleşmesi üzerine, icra takibine kendiliğinden devam edilemez. Bu nedenle, alacaklının, takibe devam edilmesi, yani haciz talebinde bulunması gerekir.[4]
Haciz isteme hakkı, ödeme emrinde alacaklı olarak kimseye veya onun külli yahut cüzî haleflerine aittir. Haciz talebi, ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kimseye ya borçlunun külli yahut cüzî haleflerine karşı yapılır.[5]
Haciz talebinin yapılışı herhangi bir şekli şarta tabi kılınmamıştır. Dolayısıyla, haciz talebi, bir dilekçe ile veya sözlü olarak yahut UYAP sistemi üzerinden elektronik ortamda yapılabilir. Ancak alacaklı bu talebiyle birlikte haciz için gerekli giderleri ödemelidir. Alacaklı isterse, haciz talep ettiğine ilişkin kendisine harç veya resme tabi olmayan belge verilir.[6]
Alacaklı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde haciz talebinde bulunmalıdır. Şayet ödeme emrine itiraz söz konusu ise, alacaklının icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını talep ettiği veya iptal davası açtığı tarihten itibaren verilen kararlar kesinleşinceye kadar geçen zaman, bu sürenin hesabında dikkate alınmaz. Bunun gibi alacaklı ile borçlu icra dairesinde taksit sözleşmesi yapmışlarsa, taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman bir yıllık sürenin hesabında dikkate alınmaz
Şayet alacaklı bir yıllık süre içinde haciz istemez veya haciz istemini geri aldıktan sonra bir yıllık süre zarfında yenilemezse, takip dosyası işlemden kaldırılır. Burada sadece dosya işlemden kaldırılır; takip son bulmaz. Alacaklı zamanaşımı süresi içinde dilediği zaman dosyanın yenilenip işleme konulmasını talep edebilir. Zamanaşımı süresi içinde takip yenilenmezse, borçlu, alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin iptalini talep edebilir. Şayet alacaklı takip dosyasının yenilenmesini talep ederse, yeniden ödeme emri gönderilmesi gerekmez yalnızca, borçluya yenilenme talebi tebliğ olunur; bu nedenle, alacaklı, takip dosyası yenilendikten sonra haciz talep edebilir, başkaca bir işleme veya prosedürün uygulanmasına gerek yoktur.[7]
2.HACİZ İÇİN YETKİLİ İCRA DAİRESİ
Haciz için, icra takibinin yapıldığı icra dairesi yetkilidir. Yalnız, takibin yapıldığı icra dairesi ancak kendi bölgesi içinde bulunan malların haczi için yetkilidir.
Haczedilecek mallar başka bir icra dairesinin yetki alanın dışında bir yerde ise, haciz talebini alan icra dairesi, haciz yapılmasını, malların bulunduğu yerin icra dairesine yazar; yani o yer icra dairesini istinabe eder (m.79/II). Malların haczi, ancak bulundukları yer icra dairesi tarafından yapılır. Bu durumda hacizle ilgili şikâyetler istinabe olunan icra dairesinin tabi olduğu icra mahkemesinde çözümlenir.
Son olarak, resmi sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı icra dairesince, kaydına işletmek suretiyle doğrudan da yapılabilir.[8]
Haciz, icra müdürü tarafından yapılır. Ancak icra müdürü, haczi yardımcısına veya kâtiplerinden birine de yaptırabilir.(m.80/1)
İcra dairesi, haciz talebinden en geç üç gün içinde haczi yapması gerekir. Bu üç günlük süre, hacze başlamak için olup, haczin bitirilmesi için şart değildir. Bundan başka, üç günlük süre geçtikten sonra yapılan hacizler için de geçerlidir. Aynı karşı (başka tarihlerde yapılmış) birden fazla haciz talebi varsa, bu taleplerin tarihleri sırasına göre haciz yapılmalıdır. Talepler aynı gün içerisinde yapılmışsa, yapılan haczin o alacaklılar için müşterek, yani aynı derecede olduğu kabul edilmelidir.
4.TAŞINIR MALLARIN HACZİ – MAHALDE HACİZ İŞLEMİ
Taşınır malların bulundukları yerde haczedileceği ve kıymetleri ile birlikte mahallinde düzenlenecek haciz tutanağına yazılacağı yukarıda görüldü.
Taşınır malların haczedilmiş sayılabilmesi için, icra dairesinin istediği zaman bu mallara el koyabilmek imkânına sahip olması gerekir. Bunun için, müdürün, haczettiği taşınır malları ya kendisi ele geçirip icra dairesinde muhafaza altına alması veya bir yediemine teslim etmesi veya üçüncü kişinin elinde bırakması gerekir. Her üç halde de, icra dairesi, satılacağı zaman hacizli taşınır malı elde edebilmek imkânına sahiptir.
Haczedilen şey para, banknot, hamiline senet veya altın, gümüş ve diğer kıymetli şeylerden ise, bunlar bizzat icra dairesi tarafından muhafaza edilir. Bu kıymetli şeyler icra dairesi tarafından muhafaza altına alınmadıkça, haczedilmiş sayılmaz.
Alacaklı muvafakat ederse, kıymetli şeyler (m.88/I) dışındaki mahcuz mallar, istenildiği zaman verilmek şartıyla geçici olarak borçlunun elinde bırakılabilir. (m.88/II) Alacaklı mahcuz malları malların borçlunun elinde bırakılmasına muvafakat etmezse, gideri peşin olarak alacaklıdan alınarak, bu mallar uygun bir yerde muhafaza edilir; yani yediemine teslim edilir.
Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedilince, alacaklının muvafakati ve üçüncü şahsın kabulü halinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır.[9]
Haczedilen malın, kıymeti ile birlikte haciz tutanağına yazılacağı az önce görüldü. Bu tutanak, haczi ispata yarar; yoksa haczi tamamlayıcı esaslı bir unsur değildir.[10]
Taşınır ve taşınmaz mallar hakkındaki haciz tutanağı, malların bulunduğu yerde düzenlenir. Yani, icra müdürü bu malları yerinde gördükten sonra, bunların haczedildiğini haciz tutanağına yazar. Haciz tutanağının altı, haczi yapan müdür veya memur, hazır bulunan alacaklı, varsa vekili, borçlu veya temsilcisi, varsa yediemin ve bilirkişi tarafından imzalanır.[11]
Borçlunun, m.82’de gösterilen haczedilebilir hiçbir malı bulunmazsa veya haczedilebilen mallar alacağı ve takip giderlerini karşılamaya yetmezse, bu hususlar da tutanağa yazılır.(m.102/IV)
Borçlunun haczedilebilir hiçbir mal bulunmadığını tespit eden haciz tutanağı, borç ödemeden kesin aciz belgesi hükmündedir. Borçlunun haczedilebilir malı bulunmasına rağmen bu mallara takdir edilen kıymet alacağın ve takip giderlerinin ödenmesine yetmezse, bu durumu tespit eden haciz tutanağı geçici aciz belgesi niteliğindedir.
Haciz tutanağının bir örneğinin haciz sırasında hazır bulunmayan borçlu veya alacaklıya tebliğ edilmesi gerekmez. Ancak taraflar, icra dairesinden haciz tutanağının bir örneğini isteyebilirler. Buna karşılık, haciz sırasında bulunmayan alacaklıya veya borçluya yahut her ikisi de bulunmuyorsa her ikisine de üç gün içinde haciz tutanağının incelemesi ve varsa diyeceğini bildirmesi için, icra dairesi tarafından “davet kâğıdı” gönderilir (m.103).
Davet kâğıdı ile haciz yokluğunda yapılmış olan alacaklıya veya borçluya verilen üç günlük süre, haciz işlemine karşı şikâyet süresinin (m.16) işlemeye başlamasını ve böylece haciz işleminin kesinleşmesini sağlamak içindir; şöyle ki: Alacaklı veya borçlu, davet kâğıdının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde haciz tutanağını incelerse, şikâyet süresi, haciz işlemini öğrendiği o tarihten, yani haciz tutanağını incelediği tarihten itibaren işlemeye başlar. Alacaklı veya borçlu, Alacaklı veya borçlu, üç gün içinde haciz tutanağını incelemezse veya incelemek için icra dairesine gelmezse, şikâyet süresi, üç günlük sürenin sona ermesinden itibaren başlar; yani alacaklı veya borçlu, bu üç günlük sürenin bitiminde, haciz tutanağının içeriğini öğrenmiş sayılır.[12]
Taşınmazların haczinin de taşınmazın bulunduğu yerde yapılması gerekir. Bu haczin akabinde tanzim edilecek olan tutanağın nasıl düzenleneceği İİK. M.102’de belirtilmiştir. Ayrıca icra dairesi, taşınmazın haczedildiğini ve haczin ne miktar alacak için konulduğunu ve alacaklının adı ile adresini tapu sicil müdürlüğüne bildirir. Uygulamada çoğu kez, mahalline gidilmeyerek, tapuya yazı yazılmakla yetinilmektedir. Tapuya verilen haciz şerhi, daha sonra hak kazanacak olanlara karşı ileri sürülebilir. Bu kimseler daha sonra iyi niyetli olduklarını ileri süremezler.
İcra dairesi taşınmaz kendisine rehnedilmiş olanlarla, kiracılara da haczi bildirir ve kiracıları bundan sonraki kira bedellerini icra dairesine ödemeleri emrolunur. Haciz, taşınmaz üzerinde hak sahibi olanların haklarına zarar vermez.
Taşınmazın haczi onun bütünleyici parçalarını ve eklentilerini de kapsar. Ayrıca taşınmazın haczi onun hasılat ve menfaatlerine de etkilidir. Bütünleyici parça, taşınmazdan ayrılmadığı için, ayrı olarak haczedilmez. Buna karşılık eklentinin aslında ayrılması mümkün olduğundan, taşınmazdan ayrı olarak haczedilebilir. Yalnız ipotek akit tablosunda yazılı eklentiler ayrı olarak haczedilemez. Aksi takdirde bu hacze karşı -süresiz olarak- şikâyet yoluna gidilebilir.
7. İNTİFA HAKKI VE HİSSE HACZİ[14]
Borçlunun intifa hakkı ve sahip olduğu hisseler haczedilebilir, tıpkı diğer malları gibi.
Borçlunun sahip bulunduğu bir intifa hakkı haczedilebilir. Yalnız, ücretlerde olduğu gibi intifa hakkının da ancak kısmen haczi caizdir.
Kişiye bağlı olmayan intifa hakkı başkasına devredilebilir. İşte başkasına devredilebilen intifa hakları haczedilebilir. Buna karşılık, kişiye bağlı olan intifa hakkının haczi caiz değildir.
Burada hisseden maksat, borçlunun sahip olduğu şirket hissesi, elbirliği ve paylı mülkiyeti hissesidir.
Borçlunun, sahip olduğu şirket payı hakkında elinde bir pay senedi varsa, bu senet taşınırların haczine ilişkin hükümlere göre haczedilir.
Fakat pay için pay senedi veya ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir.
7.2.2. Elbirliği mülkiyeti payı haczi
Bilindiği üzere elbirliği mülkiyeti payı üzerinde tasarruf yapmak geçersizdir. Bu nedenle, burada haczin konusu, elbirliği mülkiyeti ilişkisinin son bulması halinde borçlunun payına düşecek olandır.
7.2.3. Paylı mülkiyet payı haczi
Paylı mülkiyet payı, tek başına haczedilebilir. İcra dairesi, haczi diğer paydaşlara bildirir. Yine, icra dairesi, payın haczedildiğini tapu sicil memuruna haber verir ve tapu siciline şerh verilir. Buraya kadar yapılan açıklamalar, taşınmaz üzerindeki paylı mülkiyet payına ilişkindir.
Taşınır maldaki paylı mülkiyet payının haczi halinde, icra dairesinin alacağı muhafaza tedbirinin, hacizle hiçbir ilgisi olmayan diğer paydaşların haklarına zarar vermemelidir. Borçlu paydaşın payı üzerinde tasarruf kudreti m.86 anlamında sınırlandırılmıştır ve bu durum m.94/I gereğince diğer paydaşlara bildirilecektir.
8.BORÇLUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEKİ MAL VE HAKLARIN HACZİ[15]
Borçlunun kişideki alacağı hamiline ait bir senede veya poliçe ve sair cirosu kabil bir kıymetli evraka dayanmakta ise, bu kıymetli evrak taşınırlar gibi haczedilir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2000 tarihli kararı da bu yöndedir.
Buna karşılık borçlunun alacağı kıymetli evraka bağlı değilse bu alacağın haczi 89. Maddede özel olarak düzenlenmiştir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, 106. Maddenin ikinci fıkrası anlamında taşınır hükmündedir. Ancak Kanun üçüncü kişilerdeki taşınır ve alacakların haczi için alacaklı lehine 89. Maddede özel bir düzenleme yapmıştır. Alacaklı 89. Maddenin kolaylıklarından yararlanabilmek istiyorsa, bu yola başvurabilir ya da genel hükümlere göre haciz talep edebilir.
Özetle borçlunun elindeki mallar gibi, üçüncü kişilerde olan mal ve alacakları 89. Maddeye göre haczedilir.
8.1. Birinci haciz ihbarnamesi (89/1 Haciz İhbarnamesi)
Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede dayanmayan alacak ve sair talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse, icra memuru üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi gönderir. İcra memuru sadece kendi çevresi içinde değil, kendi yetki çevresi dışındaki üçüncü kişilere de haciz ihbarnamesi gönderebilir.
Üçüncü kişiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesinde, ihbarnamede gösterilen borca haciz konulduğu ve üçüncü kişinin bu borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği, takip borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmayacağı, eğer istenen taşınır mal ise üçüncü kişinin bu taşınır malı icra dairesine vermesi, aksi takdirde bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağı bildirilir.(m.89)
Üçüncü kişi, takip ihbarnamesinde gösterilen borcun mevcut olmadığı ve sair yönlerdeki varsa itirazını yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak ileri sürebilir. Bu itirazdan sonra aynı üçüncü kişiye aynı alacak veya taşınır teslimi için yeni bir haciz ihbarnamesi gönderilemez. Gönderilse bile herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz.
Üçüncü kişi birinci haciz ihbarnamesi üzerine borçluya borçlu olduğu miktarı açıkça icra dairesine bildirebilir. Bu durumda üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesine gerek yoktur.
Şayet üçüncü kişi, kendisine tebliğ olunan haciz ihbarnamesine hiçbir cevap vermezse, yani hem herhangi bir itirazda bulunmaz hem de borçluya borçlu olduğu miktarı bildirmezse; birinci haciz ihbarnamesinde kendisinden istenen alacak miktarını veya teslimi istenen malı, takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılır. Borçluya icra dairesince ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmelidir.
Yukarıda da zikredildiği üzere, birinci haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmeyen üçüncü kişinin, istenen mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır. Bu durum kendisine ikinci haciz ihbarnamesi ile bildirilir.
Üçüncü kişi ikinci haciz ihbarnamesi üzerine yeniden itiraz edebilme hakkına sahiptir, itiraz süresi, tıpkı birinci haciz ihbarnamesinde olduğu gibi yedi gündür. Kendisine sanki daha önce haciz ihbarnamesi gönderilmemiş gibi, birinci haciz ihbarnamesinin bütün sonuçlarıyla tekrar edilmektedir.
Alacaklı gerek birinci, gerekse ikinci haciz ihbarnamesi üzerine itiraz eden üçüncü kişinin verdiği cevabın aksini ispat için icra mahkemesinde dava açabilir. Alacaklı bu davada üçüncü kişinin 338. Maddeye göre üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. Dava açma süresi itirazın öğrenilmesinden itibaren üç aydır, ispat yükü alacaklıya aittir.
Birinci veya ikinci haciz ihbarnamesine kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle itiraz edemeyen üçünü kişi, 65. Maddeye göre gecikmiş itirazda bulunabilir.
8.3.Bildirim(üçüncü haciz ihbarnamesi)
İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesinde ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü kişiye, on beş gün içinde parayı on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.
Bu bildirim üzerine üçüncü kişi icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açar ve dava açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde icra dairesine teslim ederse, hakkında yürütülen işlemler menfi tespit davasında verilen hüküm kesinleşinceye kadar durur.
Üçüncü kişi menfi tespit davasını kaybederse, dava konusu şeyin yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir.
Üçüncü kişi süresi içinde menfi tespit davası açmazsa veya açtığı davayı kaybederse, haciz ihbarnamesi ile kendisinden istenilen parayı veya yedinde olduğu kesinleşen taşınır malı icra dairesine vermek zorundadır.
Üçüncü kişi süresi içinde itiraz etmediği veya menfi tespit davası açmadığı için, borçlu ile alacaklıya karşı gerçekte borçlu olmadığı halde bir parayı ödemek veya maliki olduğu malı teslim etmek zorunda kalırsa, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda olduğu parayı veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir. Ancak bu davanın üçüncü kişi lehine sonuçlanması, alacaklının kötü niyetli olduğunun ispatına bağlıdır.
9.HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle alacaklıları tarafından borç için haczedilebilir. Ancak, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği öngörülmüştür. (m.82,83)
Haczedilemeyen mal ve haklar ikiye ayrılır: 1) Tamamı haczedilemeyen mal ve haklar, 2) Kısmen haczedilemeyen mal ve haklar.
9.1.TAMAMI HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
Haczedilemeyen mal ve haklar öncelikle maddi hukuktan kaynaklanmaktadır. Maddi hukuka göre başkasına devri yasak olan mal ve haklar haczedilemez. Örneğin, münhasıran şahsa bağlı haklar, manevi tazminat talepleri haczedilemez. Bunun dışında haczedilemeyen mal ve haklar, asıl olarak İcra ve İflas Kanunu’nun 82. Maddesinde sayılmıştır. Sınırlı olarak sayılan bu mal ve haklar genişletilemez.[16]
Borçlunun parasal değeri olmayan ve paraya çevrilemeyen şeyleri haczedilemez. Ancak, parasal değeri olan malvarlığına dahil her şeyin de haczi mümkün değildir. Kanun koyucu, birtakım sosyal düşüncelerle ve özellikle borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirmesi, tamamen topluma muhtaç hale gelip toplumsal dengenin bozulmaması için, borçlunun bazı mal ve haklarının tamamının veya bir kısmının haczedilemeyeceğini kabul etmiştir.
Haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığına, icra memuru karar verecektir. Bunun dışında özel kanunlarda haczedilemeyecek mal ve hakların da tamamen haczi caiz değildir. Örneğin 5510 sK. Gereğince bağlanan gelir, aylık ve ödenekler haczedilemez.[17]
İcra ve iflas Kanunu’nun 82. Maddesine göre tamamı haczedilemeyen mal ve haklar şöyledir;
Devlet malları haczedilemez.
Borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya haczedilemez.
Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya haczedilemez.
Borçlu çiftçi ise; kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez.
Borçlunun sanat ve mesleki faaliyetleri için gerekli olan aletleri ve kitapları haczedilemez.
Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise ayrıca tohumluğu haczedilemez.
Borçlu ve ailesinin idaresi için gerekli ise, borçlunun seçeceği bir süt veren mandası veya ineği yahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemez.
Haciz edilmemek şartı ile tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar haczedilemez.
Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinden malûl olanlara bağlanan emekli maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, haczedilemez.
Bir yardımlaşma sandığı veya derneği tarafından bağlanan maaşlar haczedilemez.
Vücut ve sıhhat üzerine ika edilen zararlar için borçluya yahut ailesine verilmesi gereken tazminatlar haczedilemez.
Borçlunun haline münasip evi haczedilemez.
Öğrenci bursları haczedilemez[18]
9.2.KISMEN HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
Borçlunun maaş veya ücretinin bir kısmı haczedilemez. Yani, borçlunun maaş veya ücretinden, borçlunun ve ailesinin geçinmesi için gerekli olan miktar borçluya bırakılır; ancak geriye kalan kısım haczedilebilir.
M.83’e göre, maaşlar, ödenekler ve her çeşit ücretler; intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, sigortalar veya emekli sandıkları tarafından tahsis edilen iratların bir kısmı haczedilemez; diğer kısmı haczedilebilir. Yani, bu maaş ve ücretlerden borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olan miktar borçluya bırakıldıktan sonra, kalan para haczedilebilir.
Borçlunun ve ailesinin geçinmesi için gereken miktarı icra müdürü takdir eder. İcra müdürü, bu miktarı kendisi takdir edebileceği gibi, bunun için bilirkişiye de başvurabilir. İcra müdürünün konu hakkındaki kararına karşı, borçlu veya ailesi, işlemin hadiseye uygu olmadığı gerekçesiyle şikayet yoluna başvurabilir.
Kanun, m.83’de, borçlunun maaş veya ücretinin dörtte birinin her halde haczedileceğini hükme bağlamaktadır. Buna göre, borçlunun ücretinin tamamı borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için yeterli olmasa bile, icra müdürü borçlunun ücretinin dörtte birini haczetmek zorundadır.[19]
9.2.2. Özel kanunlara göre bir kısmı haczedilemeyen mal ve haklar
Buraya kadar, İİK m.83’e göre bir kısmı haczedilemeyen mal ve haklar kısaca incelendi. Bazı özel kanunlarda da, konuları ile ilgili bazı hakların bir kısmının haczedilebileceği hükme bağlanmıştır. Örneğin işçilerin, ikramiye dahil aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.(4857 s. İş Kanunu m.35) Buna karşılık, kıdem tazminatı, izin ücreti, ihbar tazminatı gibi ödemeler ücretten sayılmaz; bu nedenle tamamı haczedilebilir.[20]
İcra Müdürü, haczedilecek malı görüp inceler ve malın haczedilip haczedilemeyeceğine karar verir; haczi kabil malları haczeder, haczedeceği malların kıymetini takdir eder ve bu konuda gerekirse bilirkişiye başvurur (m.87) Haczedilen mal, kıymeti ile birlikte haczi tutanağına yazılır. Uygulamada Yargıtay kararları nedeniyle, icra memurları takdir yetkisine sahip değildi. İcra memurunun o malın haczedilebilir olup olmadığını takdir etmeksizin haciz yapılması, buna karşı borçlu ya da ilgililerin şikâyet yolu ile hacze karşı koyması kabul edilmekteydi. Ancak 6532 sayılı Kanunla 82. Maddede yapılan değişiklikle, icra memurunun haczedilecek şeylerin haczinin caiz olup olmadığını takdir yetkisine sahip olduğu açıkça kabul edilmiştir. Böylece icra memuru, haczi talep edilen mal ve hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirebilecek ve bu konudaki talebin kabulüne veya reddine karar verebilecektir (m. 82/IV). İcra memuru bu takdir yetkisini neden o yönde kullandığının gerekçesini de gösterecektir (m. 8/II)[21].
Resmi tatil günlerinde de haciz yapılabilir. Gece vakti, kural olarak haciz yapılamaz. Ancak gece iş görülen yerlerde, gece vakti hasılat haczi yapılabilir. İkinci istisna olarak, borçlunun mal kaçırma ihtimali mevcutsa da gece vakti haciz yapılabilir.
Haciz işlemi yapılmadan önce, borçluya herhangi bir suretle tebligat gönderilmesi gerekmez. Ancak hacze gelindiğinde, haciz mahallinde borçlunun aranması ve mümkünse onun bilgisi dâhilinde haciz yapılmalıdır. Ancak borçlu, haciz sırasında haczedilecek malın olduğu yerde bulunmaz ve hemen bulundurulması da mümkün olmazsa, haczin borçlunun yokluğunda yapılması mümkün ve geçerlidir(m.80/II). Ancak bu husus doktrinde eleştirilmiştir.[22] Arslan/Yılmaz/Ayvaz’a göre bu düzenleme, borçlunun Anayasa’nın 21. Maddesinde düzenlenmiş Konut Dokunulmazlığı hakkını zedelemektedir.
Av. Gökçe Esma Güz
Güz & Güz Hukuk Danışmanlık
Bilgi notu niteliğindeki işbu çalışmamızda verilen tüm bilgiler Avukat meslektaşlarımıza fayda sağlaması gayesi ile hazırlanmıştır.
·[1] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, sf. 253 vd. .
[2] Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun Esasları, (8. Baskı) Yazarın Kendi Yayını, İstanbul, 2004, sf. 143 vd. .
[3] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku-Temel Bilgiler(14. Bası), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2017, sf. 107 vd. .
[4] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004 sf. 253 vd.
[5] A.G.E
[6] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku-Temel Bilgiler(14. Bası), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2017, sf. 110 vd.
[7] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku- (6. Bası), Yetkin Basımevi, Ankara, 2008, sf. 232 vd.
[8] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004 sf. 253 vd.
[9] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004 sf. 257 vd.
[10] Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun Esasları, (8. Baskı) Yazarın Kendi Yayını, İstanbul, 2004, sf. 162 vd.
[11] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004 sf. 257 vd.
[12] Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, Sema TAŞPINAR AYVAZ, İcra ve İflas Hukuku(1.Baskı), Yetkin Yayınları, İstanbul, 2016, sf.234 vd.
[13] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku- (6. Bası), Yetkin Basımevi, Ankara, 2008, sf. 252 vd.
[14] Baki KURU, Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku (18. Baskı), Yetkin Yayınları, Ankara, 2004 sf. 257 vd.
[15] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku- (6. Bası), Yetkin Basımevi, Ankara, 2008, sf. 252 vd.
[16] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku- (6. Bası), Yetkin Basımevi, Ankara, 2008, sf. 239 vd.
[17] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku-Temel Bilgiler(14. Bası), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2017, sf. 114 vd.
[18] Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara, Eylül 2017, sf. 186 vd.
[19] Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, Sema TAŞPINAR AYVAZ, İcra ve İflas Hukuku(1.Baskı), Yetkin Yayınları, İstanbul, 2016, sf.272 vd.
[20] Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara, Eylül 2017, sf. 187 vd.
[21] Hakan PEKCANITEZ, Oğuz ATALAY, Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku-Temel Bilgiler(14. Bası), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2017, sf. 112 vd.
[22] Ramazan ARSLAN, Ejder YILMAZ, Sema TAŞPINAR AYVAZ, İcra ve İflas Hukuku(1.Baskı), Yetkin Yayınları, İstanbul, 2016, sf. 233 vd
ÖĞRETİ VE YÜKSEK MAHKEME KARARLARI IŞIĞINDA ARAMA TEDBİRİ
1.ARAMA Bir koruma tedbiri olarak öngörülen arama, esasında şüpheli açısından aleyhinde yürütülmekte olan soruşturmanın ilerleyen aşamaları bakımından en kritik ve dahi en çok önem arz eden koruma tedbiridir. Zira şüpheli lehine ve aleyhine toplanan deliller bu aşamada büyük oranda tespit edilecek, toplanan deliller ışığında soruşturmanın ve dahi şüphelinin kaderi tayin olacaktır. Bu kapsamda arama tedbirinin […]
PRİME ESAS KAZANCIN TESPİTİ
Primli sosyal güvenlik rejimleri olarak da adlandırılan sosyal sigorta kurumlarının temel gelir kaynağını sigortalılar, işverenler ve kısmen devlet tarafından ödenen primler oluşturur. [1]Gerçekten 5510 sayılı Kanun’un 79. Maddesi uyarınca “Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de […]